Kuzey Hindistan

Nepal ve Hindistan gezi yazılarını 3 bölüme ayırmıştım. İlki Nepal ve Hindistan Turu Öncesi Bilinmesi Gerekenler, İkinci yazım ise Güler Yüzlü Başkent Kathmandu olmuştu. İşte bu da, bu gezinin son yazısı olan Hindistan bölümü.

Not: Fotoğrafların üzerine tıklayarak büyük boyutta görebilirsiniz.

Hindistan öyle basit bir şekilde anlatılabilecek, orada yaşananların açıklanabileceği bir ülke değil. Hindistan Turizm Bakanlığı’nın bu aralar meşhur tanıtım sloganı “Incredible India” yani “İnanılmaz Hindistan” orada olan biteni açıklıyor aslında. Hindistan ile Türkiye arasında 3 saat 30 dakika fark bulunmaktadır. Örneğin Hindistan’da akşam saat 20:00 iken, güzel ülkemizde saatler 16:30’dur. Hindistan Asya kıtasının güneyinde; Myanmar, Bangladeş, Nepal, Çin ve Pakistan ile komşu olan kocaman bir coğrafyaya yayılmış ve her yerde insan ordusu bulunan bir ülkedir.

Hindistan’ın fakir bir ülke olduğu söylenir. En azından ülkemizde herkes böyle bilir. Ama oraya gidince anlıyorsunuz ki aslında Hindistan fakir bir ülke değil. Hindistan güçlü bir ülke ve devletin gücünü hissetmek mümkün. Fakat nüfus o kadar fazla ki o güç ancak bu kadar yetebiliyor. Düşünün ki Amerika Birleşik Devletleri’nin nüfusu yaklaşık 300 milyon, Hindistan ise bunun 4 katı olan 1 milyar 200 milyonluk bir nüfusa sahip. Ayrıca basında Hindistan ile ilgili duyulan olumsuz haberlere de çok kulak asmamak lazım. Çünkü nüfusa oranla Hindistan güvensiz bir ülke değil. Emin olun bu nüfus başka bir ülkede olsun, kaosun dibine vurmazlarsa ne diyeyim.

Gelelim gezimize. Gezi programında 2,5 günümüzü Delhi’ye ayırdık. Daha sonra Türkiye’den gitmeden önce e-posta yoluyla ayarladığımız 6 kişilik araç ve şoförümüzle önce Jaipur’a geçip bir gece konaklayıp oradan Agra ve Varanasi’ye geçmeyi planlıyorduk. Fakat burada çok önemli bir uyarı yapmak istiyorum. Bizim kağıt üstünde yaptığımız planımız ilk gün 270 km yol almak, ikinci gün sabahtan 240 km ve öğleden sonra da 600 km yol almaktı. Bu planımızı yaparken Google Maps’te otoyol güzergahlarını görünce tahmini süreleri hesapladık ve örneğin 240 km’nin 2-3 saat arası süreceğini belirledik. Ve bu planımızı da e-posta ile bizi taşıyacak firmaya söylediğimizde nedense bize “Burası Hindistan yok öyle 2-3 saat” demediler 🙂 Meğer 240 km Hindistan Otoyolları’nda 5 saat anlamına geliyormuş. Biz nerden bilelim otoyollar üzerinde trafik lambası, hız kesici kasisler ve “inekler” olduğunu 🙂

Ben, eşim ve 3 arkadaşım önceki yazıdan da anlayacağınız üzere Nepal’in başkenti Kathmandu’dan Hindistan’ın başkenti Delhi’ye geldik. Delhi Indira Gandhi Uluslararası Havaalanı’na indiğimizde bizi son derece modern bir havaalanı karşıladı. İlk izlenimimiz oldukça iyiydi. Geniş bulvarlar, planlı bir kent anlayışı bizi oldukça cezbetti. Tabi anladık ki Delhi’yi iki bölümde ele almak lazım. Biri Yeni Delhi, diğeri ise Old Town denilen Delhi’nin eski kent merkezi. Yeni Delhi modern kent dokusuna sahipken, Old Town tahmin ettiğimiz Hindistan gibiydi.

Şehir içlerinde ulaşımı sağlamanın en ekonomik ve en kolay yolu Tuk Tuk adı verilen Rickshaw‘lardır. Bunlar hem havadar, hem de trafiğe takılmadan ilerlemenizi sağlayan taşıtlar. Bir bilgi: Hindistan’da Hint Rupisi (INR) kullanılmaktadır. 25 Rupi yaklaşık 1 TL etmektedir (Mart 2014). Yani size 100 Rupi derlerse 4 TL şeklinde bir hesap yapabilirsiniz. Hindistan’da bilmeniz gereken en önemli konu şu; herhangi bir şey almak istediğinizde 5 katı fiyat vereceklerdir. Örneğin 1000 Rupi diyecekler ama bilin ki onun fiyatı en fazla 200 Rupi’dir. Yani demeyin ki bir mal pazarlıkla %20’sine indirilir mi? Cevap evet indirilir 🙂 Hindistan’da hediyelik eşya için verilecek en fazla rakam 5-6 TL olmalıdır. Yani 100-150 Rupi arası. Yeri gelicek 25 kuruş için büyük mücadeleler vericeksiniz. Hazırlıklı olun 🙂 Tuk Tuk ile yolculuklar en konforsuz ama en heyecan verici olanlar olabilir. İlk bindiğinizde size 300-400 Rupi diyebilirler. Bilin ki onun ederi 100-200 Rupi’den fazla olma ihtimali yok. Neymiş? Her zaman pazarlık. Hatta vazgeçtiğinizi düşününce peşinizden koşmaya başlayacaklar. Kazanan siz olacaksınız 🙂

Önce hediyelik eşyalar nereden alınır sorusuna cevap vermek istiyorum çünkü o hatayı ben yaptım siz yapmayın. Nasıl olsa gezinin ilerleyen günlerinde ve diğer şehirlerde de buluruz deyip almadığım hatta gaza gelip 10 kuruş için tavır yapıp almadan bıraktığım hediyelere geri kalan günlerde içim yandı. İşte sizin de yanmasın diye söylüyorum. Yeni Delhi’de Janpath Bulvarı var merkezde. İşte bu Janpath Bulvarı üzerinde yol boyunca “Janpath Market” bulunmaktadır. Kesinlikle tecrübelerim şunu der ki hediyelik eşyalarınızı kıyasıya pazarlıklar sonucunda buradan alın ve bu yükü çok ucuza üzerinizden atmış bir biçimde gezinize devam edin.

Delhi’de zamanımız 1,5 – 2 gün civarındaydı. Bu sürede sırasıyla Rajeev Chowk, Old Delhi, Jama Masjid, Lal Qila, Humayun’s Tomb, India Gate ve Rajpath Road’u gezme imkanımız oldu. Rajeev Chowk Yeni Delhi’nin merkezinde kurulmuş büyük bulvarların arasında kalan ve ortasında Central Park bulunan bölgeye verilen bir isim. Alanın tam orasında şehrin birçok noktasından görülen bir sancak direği ve üstünde Hindistan Bayrağı var. Hintliler bildiğiniz gibi 1970’li yıllarda Mahatma Gandhi’nin döneminde onurlarını ortaya koyarak bağımsızlıklarını ilan etmiş bir millet. Oldum olası bağımsızlık savaşı veren toplumlara saygım olmuştur. Hintliler’in geçmişleri de beni son derece etkiler. Son derece saygı duyulması gereken bir topluluktur. O yüzden bayraklarına, ülkelerine ve dinlerine çok bağlılar.

Delhi’de uyandığımız ilk sabah otelimizden yürüyerek Old Delhi kısmına gittik. Diğer adı Chandi Chowk olan Delhi’nni eski kent merkezi işte bizim filmlerde gördüğümüz yüzüydü aslında. Sokaklarda inekler, maymunlar, yerde uyuyan insanlar, bakımsız ve dar sokaklar… En kötüsü de çöpler ve kötü koku. Eski Delhi’den devam ederek Delhi’nin doğusuna ulaşmayı planladık. Eski Delhi’yi batı doğu istikametinde katettikten sonra Delhi’nin doğusunda görmemiz gereken yerler vardı.

Jama Masjid, Eski Delhi’nin en doğusunda bulunan, Delhi’deki müslümanlar için en önemli ibadet noktası olarak göze çarpıyor. Jama, kelime anlamı “Cuma” ve Masjid de anlayacağınız üzere “Cami” demektir. Jama Masjid Hindistan’ın en büyük camisidir. 1658 yılında Şah Cihan’ın eseri olan caminin 40 metre yüksekliğinde iki büyük minaresi bulunmaktadır. Jama Masjid’e bir çok noktadan yürünebilir. Fakat daha öncede dediğim gibi Tuk Tuk kullanarak 4-5 TL’ye heryerden heryere gidilebiliyor.

Kırmızı Kale anlamına gelen Lal Qila, Jama Masjid’ten yürüyerek 15 dakika mesafede bulunuyor. Netaji Subhash Bulvarı üzerinde yer alan Lal Qila ismini yapıldığı taşların renginden almaktadır. 1648 yılında Moğol İmparatoru Şah Cihan tarafından yaptırılmıştır. Kalenin yapıldığı dönemlerde Moğol İmparatorluğu’nun en güçlü dönemleridir. Kaldı ki Şah Cihan filin üzerinde Delhi sokaklarında güç gösterisi yaptığı dönemlerde bu kaleyi yaptırmıştır. Ufak bir not; Şah Cihan o dönemde Delhi’nin ismini Şahcihanabad yapmıştır. Lal Qila tarihi kültürel mirası dışında rekreatif geniş alanlarıyla da gezilmesi gereken yerlerden biridir.

Humayun’un Kabri aslında ileride anlatacağım Taj Mahal’e benzer bir yapıdadır. Moğol hükümdarlarının ikincisi ve Babür’ün oğlu olan Humayun’un Kabri UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde de yer almaktadır. 1562’de Humayun’un hayatını kaybetmesinin ardından eşi Hamide Banu Begüm, böyle bir türbenin yapımına başlamıştır. Humayun’un Türbesi içerisinde ince dar kanallardan akan su, eğim ve geometrik şekiller aracılığıyla çok büyük bir alanı kapsayan tüm tüm türbeyi dolaşmaktadır.

India Gate ve Rajpath Bulvarı, Yeni Delhi’nin tam merkezinde yer almaktadır. Rajpath Bulvarı sağında ve solunda geniş yeşil alanları ile birlikte doğu batı istikametinde Yeni Delhi’yi ikiye bölmektedir. Bu bulvarın bir ucunda India Gate yani Hindistan Kapısı diğer ucunda ise Parlamento Binası bulunmaktadır. India Gate 42 metre yüksekliğinde ve zaferi sembolize etmektedir. Üzerinde 1919 yılında Afganistan ile yapılan çatışmalarda ölen 90 bin askerin isimleri yazmaktadır. Ayrıca 1. Dünya Savaşı’nda İngilizler ile birlikte Gelibolu’ya gelen askerlerin de isimleri yazmaktadır. Rajpath Bulvarı ise yaklaşık 1 km uzunluğunda, sağında ve solundaki yeşil alanları ve kanallarıyla 300 metre genişliğinde oldukça gösterişli bir bulvardır.

Bu arada önemli bir nokta daha var. Şu aralar belki alıştık ama eskiden bir turist görsek garipserdik ya. Hatta küçüklerimiz resim çektirmek isterdi. İşte Hindistan’da o resim çektirilmek istenen turistler siz oluyorsunuz. Ailece sizinle resim çektirmek isteyen birçok kişi çıkacaktır karşınıza. Teklifleri geri çevirmeyin derim 😉

[put_wpgm id=2]
Delhi’de Gezilecek Yerler

Delhi’de geçirdiğimiz 1,5 – 2 gün süresinde dolu dolu bu aktiviteleri yaptık. Kaldığımız otel 3 yıldızlı bir oteldi ve gayet temizdi. Zaten oteller genel olarak iyi durumda. Fiyatları da oldukça ekonomikti. Hindistan farklı bir kültür. Temizlik alışkanlıkları bizim gibi değil. Fakat turistlerin bu alışkanlıklara sahip olmayabileceğinin farkındalar. Size Türkiye’de öyle yerler anlatırım ki Hindistan’dan çok daha pis. O yüzden abartılacak bir durum söz konusu bile değil. Ama biz yanımızda temiz çarşaf götürmüştük. Delhi’de olmasa da başka şehirlerdeki otellerde bizi çok rahatlattı demeyi de ihmal etmeyeyim.

Delhi’den sonra Türkiye’den daha programını yaptığımız arabayla olan yolculuğumuz başlayacaktı. Sabah Delhi’den Jaipur’a doğru yola çıktık. Normalde 270 km olan ve otoyol olarak gözüken yolculuğumuz ilerleyen saatlerde bizi şaşkına çevirmişti. Paralı bir otoyolda hız kesici banket olur mu, ya da trafik lambası. Otoyolda ilerleyen inekler mi dersiniz, otoyolda yürüyen yayalar mı. Ne ararsanız var. Bir de düşünsenize paralı bir yol. Gişeden geçiyorsunuz para verip. Ama o yol her yerden giriş var 🙂 para neden verdik yol boyunca onu anlamadım.

Tabi 270 km olan yol sabah çıkmamıza rağmen öğleden sonrayı buldu Jaipur’a varmamız. Jaipur’a yaklaşırken Amber Kalesi ve Amber Sarayı bulunmaktadır. Saray 1592 yılında yapılmış olup oldukça yüksek kayaların üzerinde inşa edilmiştir. Saraydaki sayısız teraslardan bakıldığında aşağıda küçük bir göl ve uzaklarda da Jaipur şehri gözükmektedir. Amber Sarayı’na ulaşmak için fillerle yolculuk yapmak da mümkün. Böylelikle zorlu saray yürüyüşünü eğlenceye çevirebilirsiniz. Hindistan’da genel olarak bu girişlere ücret ödeniyor ve turistlerle yerel halk arasında fiyat farkı bulunuyor. Fakat yine de bu girişler en fazla 10 TL civarında.

Yine yol üzerinde Jaipur’un tam girişinde Jal Mahal bulunmaktadır. Mahal saray anlamına gelmektedir. Jal ise su. Adından da anlaşılacağı üzere Jal Mahal bir göl üzerinde bulunmaktadır. Biz içine kadar girmedik yol üzerinde sadece fotoğraflarını çektik ve yola devam ettik.

Jaipur’da Elefantastic adı verilen bir köy bulunmaktadır. Burada filller ile gezi yapmak, filleri boyamak gibi aktivitelerde yer alabilirsiniz. 1 saatlik gezintiye 1000 Rupi=25 TL ödedik. Hala fazla verdiğimizi düşünüyorum 🙂

Jaipur’da şehir merkezinde City Palace-Şehir Sarayı ve Hawa Mahal-Rüzgar Sarayı gezilmesi gereken yerlerden. Bunların hepsi 1 gün içerisinde yapılabilecek aktivilteler. Delhi’den yola çıktık ve bu yazdığım aktiviteler ile akşamı bulduk. Bir sonraki sabah yeni yolculuk öncesi gezilecek bir yer daha vardı. Orası da gezinin en eğlenceli noktalarından biri olan Galtaji Tapınağıydı.

Galtaji Tapınağı Jaipur’un 10 km dışında bir tapınak. Maymun Tapınağı olarak adlandırılıyor. Heryerden maymunlar çıkabiliyor. Bir Hindu Tapınağı burası. Hindistan’da binlerce Tanrı olduğunu heryerden duymuşsunuzdur. Burada da Aziz Galav’ın yaşadığına inanılıyor. Ayrıca 1500’lü yıllardan bu yana Hindular burada tedavi olduklarına inandığı için akın akın buraya geliyorlarmış. Ayrıca her yerde 100’lerce maymuna rastlıyorsunuz. Burada maymunları elinizle besleme imkanınız var. İnsanlara o kadar alışmışlar ki. Bir anda kolunuzu tutarken, elinizdekini almaya çalışırken bulabiliyorsunuz kendinizi. Bu tapınağın rehberliğinde bize 2 genç arkadaş yardımcı oldu. Zaten size tavsiyem varsa çevrede bu tarz kişilerden arehberlik yardımı almanız. Çünkü gezdiğiniz yerin ayrıntılı bilgilerine ancak bu şekilde ulaşabiliyorsunuz. Sonunda bahşiş vermeniz gerekecektir tabi ki ama zaten daha önce de dediğim gibi öyle büyük rakamlar söz konusu değil.

Galtaji Tapınağı’nın ardından Agra’ya doğru yolculuğumuz başlamıştı. 240 km’lik yolu neredeyse 4 saatte alacaktık. Yolda daha öncede bahsettiğim gibi ne ararsanız var. Şöförümüz yol dışında bize bir çok konuda rehberlik etti. Yolda giderken önemli bilgiler vermişti. Bu sayede sadece kültürel yerlerin değil, Hindistan’ın ekonomik yapısından sosyal yapısına kadar bilgi sahibi olmuştuk.

[put_wpgm id=3]
Jaipur’da Gezilecek Yerler

Yolda Agra’ya gelmek üzereyken Fatehpur Sikri’ni ziyaret edecektik. Planlarımız arasındaydı. Fakat Taj Mahal için çok fazla zamanımız kalmıyordu o yüzden Fatehpur Sikri’ne yarım saat zaman ayırabildik. Burada sadece Cami Bölümü’nü ziyaret ettik. Bu cami Şah Cihan tarafından 1648 yılında yaptırılmıştır. Girişteki bir yazıtta bu caminin kızı Jihanara için yaptırıldığı yazmakta. Fakat Fatehpur Sikri’de ayrıca dünyanın en iyi korunmuş hayalet şehri olduğu söylenir. Kendinizi 1500’lü yıllarda hissedebileceğiniz bir yer olarak tanımlanmıştır fakat bunu görme şansımız olmadı. Burada kısa bir zaman harcayıp 40 km ilerideki Taj Mahal’i görmek üzere yola çıktık.

Agra’ya vardığımızda saat 16:00 civarıydı. Aslında biz Agra’dan çıkışı 18:00 olarak hesaplamıştık ve zamanımıza uymuştuk. Taj Mahal’e geldiğimizde sayıyı abartmıyorum binlerce insanın kuyrukta olduğunu gördük. Fakat şöförümüz daha yoldayken Taj Mahal’de bize rehberlik etmesi için birini ayarladı ve o kişi de bize biletlerimizi aldı. Taj Mahal’de iki türlü bilet var. Normal biletler 100 Rupi yani 4 TL’ydi. Ama bir de VIP biletler var. Biz onlardan aldık. Yaklaşık 15 TL (Mart 2014) civarında. Hiç sıra beklemeden içeriye girdik. İçeride de birçok ayrıcalığı var bu biletin.

Taj Mahal’i burada nasıl anlatılabilir bilmiyorum. Hayatımda bu kadar görkemli bir yapı, bu kadar insanı şaşkına çeviren bir ortam görmedim. Taj Mahal Hindistan’ın tartışılmaz en önemli simgesi ve gördüğüm o ki bunu kesinlikle hak ediyor. Taj, Tac anlamındadır ve Taj Mahal “Sarayların Tacı” anlamına gelmektedir. Bu ünlü Moğol yapısı, İmparator Şah Cihan karısı Mümtaz anısına yaptırmıştır. Ölümünden sonra o kadar etkilenmiştir ki hayatını adeta Taj Mahal’in yapımına adamıştır. Şah Cihan eşinin 1629 yılındaki ölümünden sonra 2 yıl yas tutmuştur. İmparatorluğu düşünmekten çok kendini Taj Mahal’e adamıştır. Şah Cihan burayı bitirdikten sonra kendi mezarı için de Agra’dan geçen Yamuna Nehri’nin diğer tarafına, Taj Mahal’in simetriğini “Siyah Taj Mahal” olarak yapmayı planlamıştır. Hatta yapımına başlamış fakat oğlu Alemgir babasının imparatorluğu bu kadar boşlamasına izin vermeyerek onu tahttan indirmiştir. Şah Cihan hayatının geri kalan kısmını Agra Kalesi’nde nehrin diğer yakasında Tac Mahal’i seyrederek geçirmiştir.

Taj Mahal 41 metre yüksekliğinde minaresi bulunan bir yapıdır. Minareler Taj Mahal’in ana binasının aksi tarafa çok ufak bir açıyla yapılmış ve tam dik değildir. Bunda amaç herhangi bir deprem durumunda minarelerin dışarıya doğru yıkılmasıdır. Anıtın baş mimarı İsa Khan’dır. Asistan olarak yanına Fransa Bordeaux’dan Austin ve İtalya Venedik’ten Veroneo ustaları almıştır. Şah Cihan, İsa Khan bir daha buna benzer bir eser yapmasın diye Mimar İsa Khan’ın sağ elini kesmiştir.

Taj Mahal’e ilişkin çok fazla şey anlatılabilir. Bir kere bu sarayda her şey simetriktir. Hatta sarayı ortadan ikiye böldüğünüzde, tam olarak Mümtaz’ın mezarını da ikiye bölmüş olursunuz. Simetriyi bozan tek şey ise ne yazık ki kendi anıt sarayını bitiremeden ölen Şah Cihan’ın mezarıdır.Kullanılan mermerler o kadar özel ki bunu ancak oraya gittiğinizde anlayabilirsiniz. O yüzden ben burada kısa kesiyorum.

[put_wpgm id=4]
Agra’da Gezilecek Yerler

Taj Mahal’de yaklaşık 2-3 saatlik bir gezi gerçekleştirdik. Gün batımında inanılmaz güzel fotoğraflar çektik. Gözümüz arkada Agra’dan Varanasi’ye doğru saat 19:00’da yola çıktık. Yazının başında demiştim. 600 km yolumuz vardı ve paralı otoyoldan gidecektik. 6 saatte Varanasi’de oluruz diye tahmin etmiştik bilemedin 7 saat. En geç saat 02:00’de otelimizde olur dinleniriz diye planımız vardı. Fakat biz sabah 07:00’de ancak otelimizde olabildik. 600 km tam 12 saat sürdü. Şöförümüz çok yoruldu. Hayatımın en korku verici yolculuğuydu. Şoförümüzün uyumasından mı korkalım, gece gece o bozuk yollarda hız yaparak bizi bir an önce götürmeye çalışmasından mı? Neyseki sabah otelimizdeydik. 3-4 saat uykuyla Varanasi’de geçireceğimiz 1,5 günü yaşamaya başladık.

Varanasi’de de Hindistan’ın diğer kentlerinde gördüğümüz gibi tapınak ağırlık bir durum söz konusuydu. Biz de artık tapınak görmekten bıktığımız için sadece bir budist tapınağı olan Dhamekh Stupa‘yı gezdik ve sonra kenti dolaşmaya karar verdik. Varanasi’nin diğer kentlerden ayrılan en önemli noktası Hintliler için kutsal olan Ganj Nehri’nin kenarında olması. Birçok yaşlı Hintli bu şehre gelip ölmeyi bekliyor. Varanasi, Hindistan’ın geleneksel dokusunu görebileceğiniz bir kent.

Ganj Nehri boyunca “Ghat” adı verilen basamaklar bulunmaktadır. Bu basamaklarda “Aarti” yani ölü yakma törenleri düzenleniyor. Varanasi’de geçirdiğimiz akşam turistler için düzenlenen böyle bir törene katıldık fakat simgesel olarak ölü yakma töreni yapıldı. Bu törenler tamamen turistler için yapılıyor. Basamaklar karşısına gelen teknelere az bir para verip Ganj Nehri üzerinden bu gösteriyi izlemeniz mümkün. Tavsiyem de o şekilde yapılması.

[put_wpgm id=5]
Varanasi’de Gezilecek Yerler

Ulaşımı yine Tuk Tuk aracılığıyla yaptık ve konfordan tavizimizi yine verdik 🙂 Gündüz bir budist tapınağı olan Dhamekh Stupa’ya gittik. O kadar çok tapınak görmüştük ki fazla zaman kaybetmeden şehir merkezini ve Chowk adı verilen çarşısını gezdik. Sari denilen Hintlilerin yerel giysilerinden almanız mümkün. 400 Rupi’den fazla vermeyin. Muhtemelen size 1000 Rupi’den açacaklardır ağızlarını. Pazarlıktan korkmayın, mücadeleye devam.

Varanasi ve Ganj Nehri görülmesi gereken en önemli yerlerden biri. Zamanınız varsa mutlaka Varanasi’ye gidin. Varanasi’ye bizim yaptığımız gibi arabayla apar topar gitmeyin. Delhi’den uçakla ulaşabilirsiniz ya da tren yolculuğunu tercih edebilirsiniz. Hindistan’da tren yolculuğu farklı bir deneyim olacaktır. Biz onu yapamadık. Varanasi’den dönüş yolculuğumuz başladı. Uçağımız Hindistan’ın Kalküta şehrinde aktarma yaptı. Uzun bekleme süremizden dolayı Kalküta’da akşam yemeği yeme fırsatı bulduk. Park Caddesi Kalküta’nın en önemli bulvarı olarak dikkat çekiyor. Kalküta Hindistan’ın doğusunda Bengal Ormanları’nın olduğu bölgede yer alıyor. Çok büyük bir şehir Kalküta. Bizim zamanımız bu kadardı ve Kalküta’dan uçağa binerek güzel ülkemize geri döndük.

[put_wpgm id=6]
Kalküta’da Park Bulvarı ve Havaalanı

Hayatımın en unutulmaz, en ilginç gezisi diyebilirim Hindistan seyahatimiz için. Bu yazının başında da belittiğim gibi rotamızla ilgili 3. yazıydı bu. Bundan önce Nepal ve Hindistan Turu Öncesi Bilinmesi Gerekenler ve Güler Yüzlü Başkent Kathmandu yazılarımı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Hindistan’a gitmek isteyenler; her türlü sorunuzu bekliyorum.