Venedik

  1. Slovenya ve Efsane Bled
  2. Venedik

Kanallarıyla, gondollarıyla dünyanın en önemli sembollerinden biri Venedik. Biz de Slovenya’ya gitmişken bir Venedik yapalım dedik.

Not: Fotoğrafların üzerine tıklayarak büyük boyutta görebilirsiniz.

Venedik gezisi ile ilgili tüm videolara buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Nasıl Gidilir?

İtalya’nın Slovenya Girişi – Gorica Sınır Kapısı

Venedik İtalya’nın kuzey doğusunda yer alan İtalya’nın büyük kentlerinden biridir. Venedik’e Türkiye’den Türk Hava Yolları ile direk uçuş bulunmaktadır. Ayrıca İtalya’nın diğer kentlerine bir çok sefer bulunmakta olup ve Venedik’e bu kentlerden hızlı tren vasıtasıyla ulaşabilirsiniz. İtalya için hızlı tren biletleri için TrenItalia’nın sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Ponte di Rialto ve Babam
Venedik’in Maskeleri

Venedik’te nedir bu maskelerin hikayesi. Maskelerin çıkış noktası veba hastalığı aslında. 1300’lü yıllarda yaşanan veba salgını nüfusun neredeyse yarısının ölmesine neden olmuş, giyim tarzı da bu salgından etkilenmiş. İnsanların birçoğu hastalıklı görüntülerini gizlemek için maskelerle dolaşmaya başlamışlar. Venedik Cumhuriyeti’nin en parlak döneminde de insanlar zevk-ü sefa merkezlerine gittiklerini gizlemek için kullanırlarmış. Venedik’in ara sokaklarında dolaşırken uygun fiyata bu maskelerden satan birçok dükkan bulabilirsiniz.

Biz Venedik’e ulaşmak için farklı bir güzergah izledik. Slovenya gezimizin içerisine Venedik’i de aldık. Slovenya gezimizin ikinci gününde ki Slovenya gezi yazınız yazımıza buradan ulaşabilirsiniz, sabah 9:30 civarı başkent Ljubljana’dan yola çıktık ve arada duraklayarak saat 12:30 gibi kendimizi Venedik’te bulduk.

Bu arada Venedik’e direk olarak gitmek isteyenler için bir bilgi; İtalya Schengen bölgesinde olduğu için Schengen vizesine ihtiyacınız var. Arada herhangi bir sınır geçişi bulunmadığı için biz Slovenya Schengen vizesi ile İtalya’ya geçtik.

Slovenya gezi yazımızda da bahsettiğim gibi Slovenya’daki otoyollar ücretsiz fakat İtalya’da bu böyle değil. İtalya’da Slovenya sınırından itibaren Venedik’e kadar yaklaşık 140 kilometrelik bir otoyol bulunmakta ve biz bu yola yaklaşık olarak 13 € ödedik. Arabayla gezi yapmanın bir avantajı da yolda ilginç gördüğünüz yerlerde durma imkanınızın olması. Bu şekilde aslında keşfedilmemiş farklı yerler görme imkanı bulabiliyorsunuz. Ayrıca İtalya’da sıklıkla otoyol kenarında outlet mağazaları bulunmakta. Bu mağazalardaki ürünlerin fiyatları Türkiye’dekine göre oldukça uygun.

Büyük Kanal’da Gondollar

Venedik’e eğer araçla geliyorsanız, Venedik’in hemen girişinde katlı otopark bulunmakta. Aracınızı buraya park edebilirsiniz. Tabi buradaki otopark ücretleri birazcık pahalı (5 saat 22 €) ama farklı alternatifleriniz bulunmadığı için burayı tercih etmek zorundasınız.

Nasıl Bir Gezi?

Venedik’te en uygun gezi tabii ki de yürüyerek. Zaten adanın girişinden itibaren motorlu taşıtların girmesi yasak. Yürümek dışında diğer bir gezi yöntemi ise deniz taksileri veya gondollar. Gondolların fiyatları her yerde aynı, saati 80 €. Kaç kişi binerseniz binin 80 € ücretle bir saatlik gezi yapabiliyorsunuz. Gondollar Venedik Belediyesi tarafından işletildiği için herhangi bir pazarlık yapma imkanı olmuyor.

Venedik’te Bir Gün

Öncelikle Venedik hakkında şöyle bir bilgi vermek istiyorum. Ben de dahil olmak üzere bir çok kişi Venedik’e gitmeden önce buranın sadece turistik olarak gezilen bir yer, yaşam alanı olmayan bir bölge olarak düşünmektedir. Fakat Venedik, üniversitesi, hastanesi, kamusal alanları ve yaşam alanlarıyla aslında bir kent.

Canale Grande

Venedik benim gibi daha çok kırsal alan gezmeyi seven biri için 2-3 gün vakit ayrılacak bir yer değil. Tam bir gün aslında son derece yeterli olabilir. Biz uzun yoldan geldiğimiz için toplamda 5 saatimizi Venedik’e ayırdık. 5 saatlik gezinin ardından dönüşe geçip yolda Noventa di Piave kasabasındaki outlet mağazısına uğradık. Gece 23:00’te Ljubljana’ya vardıktan sonra Ljubljana’yı gezme vaktimiz bile kaldı.

Solda Venedik’in her sokağının tamamlandığı kanalları, sağda San Marco Meydanı’nda yer alan saat kulesi

Güzergah

San Simeone Piccolo Kilisesi

Düzenlediğim bu güzergah örnek amaçlı olup farklı güzergahlar denenebilir. Biz aracımızı parkedip Ponte della Costituzione (Anayasa Köprüsü) üzerinden Canale Grande (Büyük Kanal)’nin kıyısından devam ettik. Burada tren garını geçince kanalın diğer tarafında bizi San Simeone Piccolo Kilisesi karşıladı. Tren garının karşısında yer almasından dolayı kente gelenleri ilk karşılayan yapı genelde 1738 yılında inşa edilen San Simeone Piccolo oluyor.

San Simeone Piccolo’dan sonra Ponte degli Scalzi (Yalınayak Köprüsü) ile kanalın diğer tarafına geçtik. (Yürüyüş güzergahını metnin altında haritadan da görebilir hatta indirebilirsiniz.) Ponte di Rialto (Ticaret Köprüsü)’ne ulaştık. Bu köprü Canale Grande üzerinde yer alan Venedik’in en ünlü, en eski, en turistik köprüsü. 1181 yılında inşa edilen Ponte di Rialto ile ilk defa Canale Grande üzerinde yaya geçişi sağlanmıştı. Zamanında darphane köprünün girişinde yer aldığından ilk zamanlarda Ponte della Moneta (Para Köprüsü) adı verilmişti. Yıllar yılı geliştirilen köprü şuanki halini aldı.

Gelatoteca SuSo

Ponte di Rialto’dan devam edince harika bir dondurmacı sizi bekliyor. Calle de la Bissa Sokağı üzerinde yer alan Gelatoteca SuSo kesinlikle uğramanız gereken bir durak. Bunu bir kenara not edin. Dondurmalarımızı mideye indirdikten sonra, enerjimizi aldık ve yürüyüşümüze devam ettik. Ulaşmak istediğimiz nokta Piazza San Marco (San Marco Meydanı) olsa da, Venedik’in her sokağı, her köprüsü adeta bizlere tarih dersi veriyor. İnanın burada hepsini yazmam mümkün değil. Elinize Venedik’i anlatan bir kitapçık alıp sayfa sayfa, sokak sokak eşleştirerek gezmek en güzeli.

 

Piazza San Marco
Palazzo Ducale

Sonuç olarak Piazza San Marco’daydık. San Marco Meydanı Venedik’in en ünlü meydanı. Napolyon bu meydana Avrupa’nın misafir odası ismini veriyordu çünkü tüm konuklarını bu meydanda karşılıyor daha sonra bu meydanda bulunan Palazzo Ducale (Dük Sarayı)’de konuklarını ağırlıyordu.

Meydanın kuzey, güney ve batısında Procuratie adı verilen 1700’lü yıllarda inşa edilmiş, kamu hizmetlerinin olduğu, o dönemin en ünlü kafe ve restoranlarının olduğu ticaret ünitelerinin yer aldığı binalar yer almakta. Ayrıca meydanın güneyinde 1500’lü yıllarda inşa edilen San Marco Saat Kulesi yer almakta.

Basilica di San Marco

Doğusunda ise; Venedik’in simgelerinden Basilica di San Marco (San Marco Bazilikası) yer almaktadır. 828 yılında inşaatına başlanan bazilika, yıllar yılı çeşitli yıkımlarla en son halini 1617 yılında almış.  1807 yılından beri Venedik Patriği’nin, Venedik piskoposluk ruhani dairesi Roma Katolik Başpiskoposunun ikametgahıdır.

Meydanın güneyinden devam edildiğinde 1340 yılında inşa edilmiş ve bugün müze olarak kullanılan Palazzo Ducale (Dük Sarayı) yer alıyor. Dük Sarayı’nın çevresinden dolandığınızda Ponte della Paglia (Hasır Köprü)’ya ulaşıyorsunuz. Bu köprünün çok bir önemi yok. Asıl önemi bu köprü üzerinden gördüğünüz bir başka köprü; Ponte dei Sospiri (Ağıt Köprüsü, Son Nefes Köprüsü). Bu köprü Dük Sarayı ile hapishane arasında yer alıyor. Sadece 2 adet penceresi olan kapalı bir köprü bu. Dramatik bir önemi de var. İdam cezasına çarptırılan kişilerin dışarıyı gördükleri son an bu köprü üzerindeki 2 küçük pencereden oluyormuş. Bu tüyler ürpertici bilgi sizi alıp o günleri canlandırmanıza sebep oluyor.

Ponte dei Sospiri – Fotoğraf çekme mücadelesine saygı lütfen!

 

Basilica di Santa Maria della Salute

Gün batımına yakın bir saatte oraya ulaşmıştık. Ponte della Paglia’dan batıya doğru döndüğünüzde uzaklarda ihtişamlı bir yapı sizleri selamlıyor; Basilica di Santa Maria della Salute (Santa Maria della Salute Bazilikası). Bu bazilika 1681 yılında inşa edilmiş.

Hava kararmış, artık karnımız acıkmıştı. Otoparka doğru yürümemiz gereken uzun bir yol vardı. Otoparka gidene kadar gözümüze kestirdiğimiz bir pizzacıda pizzalarımızı yedik. Özellikle tavsiye etmiyorum çünkü standarttı. Daha sonra otoparka geldik ve Slovenya’ya doğru tekrar geri dönüş yoluna çıktık. Yolda daha öncede yazdığım üzere Noventa di Piave kasabasındaki outlet mağazısına uğradık. Sonra da gece saat 23:00 Ljubljana’ya ulaştık.

Venedik her sokağı ayrı anlam taşıyan bir kent. Biz yüzeysel, hızlı ve özet bir gezi yaptık. 240 km uzaktan Ljubljana’dan gelip Venedik’in kokusunu alıp döndük. Gezimizin devamında gece Ljubljana sokaklarında sıcak şarap içerken bulduk kendimizi. Slovenya gezi yazımızdan devam edebilirsiniz.

Bu gezide anlattığım yerlere ilişkin bazı görüntüler çektim, kısa kısa sizlere dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Keyifli seyirler dilerim tıklayın. Sormak istediğiniz herşey için yorumlarınızı bekliyorum.

İlgilenebileceklerinizden:

Leave a Reply

Your email address will not be published.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.